1 Ekim 2011 Cumartesi

Herman Hesse -Bozkirkurdu

Vahapcigimin yazilarini toparlayip sizinle paylasmaya karar verdim. Kitap okumayi sevenler icin, kitap tanitimlarida yaparim. Telif hakki icin vahap sanirim birsey demez :)) Reklamini yapiyorum daha ne istiyor :)




"Okurlarima romanimi, nasil anlamalari gerektigini ne anlatabilirim ne de boyle bir seye kalkismak isterim. Yeter ki bu kitabi okuyan herkes, icinde kendinden bir seyler bulsun ve bundan yararlansin. Gene de, Bozkirkurdu'nun oykusunun insani kemiren bir hastaliktan ve bunalimdan soz ettigini ama tum bunlarin olume ve yok olmaya degil, tersine iyilesmeye yonelik oldugunu anlarsa kendimi mutlu hissedecegim."

Hesse'nin otobiyografik saheseri olan bu kitap elime ilk gectigi andan ve ilk satirdan son cumlesine kadar bende inanilmaz bir merak ve heyecan uyandirmisti. Oyle ki bir yandan bir solukta bitirmek, ote yandan hic bitmesin istiyorsunuz.

Kitap modern dunyanin ve modern insanin ince bir elestirisi olmakla birlikte bu modernlik ve kendi oz dogasi arasinda sIkIsmIs insanin ruhsal catismalarini carpici bir sekilde sembolizmi hayranlik olcusunde ustaca kullanarak isliyor.

"Bozkirkurdu" roman kahramani 'Hary Haller'in kendisine uygun gordugu bir isim. Kendisine neden boyle bir yakistirmada bulundugunu gelin Haller'in agzindan dinleyelim: "İstesem ulaşabileceğim, benim dışımda binlerce kişinin ele geçirmek için itişip kakıştığı, uğraşıp didindiği bu neşe ve sevinçleri anlamam ve paylaşmam olanaksız. Beri yandan, benim o şenlikli saatlerimde yaşadıklarımı, benim için haz, yaşantı, cazibe ve huşu olan şeyleri dünya tanısa tanısa sanat yapıtlarından tanıyor, sanat yapıtlarında arayıp seviyor onları. Yaşamın içinde ise hepsini kaçıkça buluyor. Ve doğrusu dünya haklıysa, kafeteryalardaki bu müzik, bu kitlesel eğlenmeler, az şeyle yetinen bu Amerikalılaşmış insanlar haklıysalar, o zaman ben haksızım demektir, o zaman kaçık biriyim ben, o zaman sık sık kendime verdiğim isimle bir bozkırkurduyum, yolunu şaşırıp kendisine yabancı ve anlaşılmaz bir dünyada gözünü açan bir hayvanım..."

Gunumuz insaninin amacsiz ve siradan bir hayati yasadigina dikkat cekilmekte. Toplum kendi asli degerlerinden uzaklasmis, kendi ozune yabanci bir yasam tarzini benimsemistir. Sozkonusu hayatin icinde 'insan'a dair birseyler bulabilmek adeta imkansizdir. Modernizm ve sehirlesme kisiyi kendisine yabancilastirmis, bambaska bir dongunun icine ativermistir. Her yonuyle insan dogasina aykiri bir yasam seklini benimsemeyen kisi kalabaliktan kacmak zorundadir ve boylelikle yalnizliga mahkumdur. Ama bu kez baska bir sorun vardir, o da caresizce secilen yalnizligin da yine insan dogasiyla uyusmadigi gercegidir. Bu da beraberinde ust duzeyde bir ruhsal catismayi doguracaktir. Bu catismalar yazarin da belirttigi gibi cozumsuzlugun bir sonucu degil, iyilesmeye donuk cabalarin baslangic isaretleridir. Kisi bu catismayi kendi icinde yogun bir sekilde yasamadikca, kendisine donuk bir tanimayi, derin bir tanimayi gerceklestiremedikce... icinde bulundugu duruma bir anlam kazandiramayacaktir.

Kitapseverler bileceklerdir, son zamanlarda psikoloji uzerine yazan yazarlarin en cok uzerinde durduklari hususlardan biri de "anlamsizlik ve amacsizlik" sorunu olmustur. Bir anlam arayisi icerisine giren bireyler, kendilerini ister istemez icinde yasadiklari toplumdan soyutlamak durumunda kaldiktan sonra bir ic hesaplasmayla yuz yuze gelirler. Ilk amac kalabaliklardan kendisine bulasmis hastaliklardan kurtulmaktir ancak bu asamada kisi kendisine yoneldikce temel sorunun 'kendisiyle barisik' bir hayat oldugunu gorecektir.

Sihirli tiyatro bolumune geldiginizde biraz durup nefes almanizi ve bu bolumu okumak icin yeterince deli olup olmadiginizdan emin olmanizi tavsiye ederim:) Aksi taktirde actiginiz kapinin otesinde hicbir sey goremeyeceksiniz. Cunku tiyatro sadece kaciklar icin... Bu bolumde Haller sizofreni diye tarif edilebilecek bolunmus kisilikleriyle yuzlesir. Amac modern insanin adeta sizofrenik bir hayat yasadigini ortaya koyarak bu parcalanmis kisilikleri uyum icinde yasatabilmektir. Bazi yonlerimiz buyutulmeyi, bazisi egitilmeyi, bazisi uysallastirilmayi, cesaretlendirilmeyi... gerektirir ama asil mesele herseyden once bunlarla tanisabilmektir, yuzlesebilmektir. Sonra bu parcalari adeta satranc taslari gibi cebinize koyar ve hayatin icine dalarak taslari istediginiz sekilde kullanabilirsiniz. Artik oyunun favori oyuncusu sizsinizdir!..

Vahap Koroglu

4 yorum:

ASLI dedi ki...

okunmali...

İkiz Annesi dedi ki...

Güzel olmuş bence Aslıya katılıyorum canım bence de okunmalı:)

New York'tan dedi ki...

Gul, basligi Hermes diye okudum :))

Ebru dedi ki...

vahap dolaylı da olsa blog yazmaya başladı sanki:))Madem böyle anlatmış listeye aldım:)
Cihan kuzuyu öptüm.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...